Health Sciences

Yaz Aylarında Hayat Kurtaran Bilgiler

Güneşli günlerin keyfini sürdüğümüz şu günlerde, göz ardı edilmemesi gereken hayati bir gerçek olan aşırı sıcaklar, bazı acil durumları da beraberinde getiriyor. Özellikle Kıbrıs gibi sıcak iklimlerde, güneş çarpması, dehidrasyon, boğulma vakaları, böcek sokmaları ve gıda zehirlenmeleri gibi durumlar daha sık yaşanabiliyor. Bu gibi durumlarda bilinçli bir ilk yardım müdahalesi, hayat kurtarıcı oluyor.
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım İngilizce Program Sorumlusu Dr. İpek Nurdan Dikmen, halk sağlığı ve ilk yardım alanındaki birikimiyle, yaz aylarında karşılaşılabilecek acil durumlara karşı alınması gereken önlemleri ve doğru ilk yardım yöntemlerini kamuoyuyla paylaşıyor. Çocuklardan yaşlılara, tatilcilerden sporculara kadar herkesin yaz aylarında maruz kalabileceği riskleri ve bu risklere karşı nasıl hareket edilmesi gerektiğini bilmek, hem kişisel hem toplumsal sağlık açısından büyük önem taşıyor.
1.    Yaz aylarında özellikle Kıbrıs gibi sıcak ve nemli bölgelerde en sık karşılaşılan acil durumlar nelerdir?
Kıbrıs gibi iklimlerde, yaz aylarında en sık karşılaşılan acil durumlar; sıcak çarpması (heat stroke) ve güneş çarpması, dehidrasyon (su kaybı), böcek ve arı sokmaları / alerjik reaksiyonlar, boğulmalar (suda boğulma riski), gıda zehirlenmeleri, güneş yanıkları, trafik kazaları ve motorlu araç yaralanmaları ve orman yangınları olarak sıralanabilir.

2.    Güneş çarpması nasıl fark edilir, ilk belirtileri nelerdir ve böyle bir durumda çevremizdeki birine nasıl müdahale etmeliyiz?
Sıcak havalar ve yüksek nem oranı, vücudun ısı düzenleme mekanizmasını bozarak vücutta aşırı ısınmaya neden olabilir. Güneş çarpması halk arasında "başa güneş geçmesi" olarak da bilinir. Özellikle baş ve boyun bölgesi doğrudan güneş ışığına maruz kaldığında oluşur. Belirtileri, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, yüzde kızarıklık, halsizlik, bazen huzursuzluk, kas zayıflığı ve kas krampları, bayılma şeklinde görülebilir. Güneş çarpması geçiren bir kişinin başlangıçta artan terlemesi olur. Vücut, aşırı sıcakta terleyerek kendini soğutmaya çalışır. Bu, vücut ısısını düşürmek için işleyen doğal bir mekanizmadır. Daha sonra aşırı sıvı kaybı, terleme mekanizmasını olumsuz etkiler. Terleme, vücudun soğumasını sağlayamadığında, cilt kuru ve sıcak hissedilir. Hafif güneş çarpması belirtileri olan kişide baş ağrısı, halsizlik ve hafif bulantılar genellikle birkaç saat içinde geçebilir. Ancak, ciltte güneş yanıkları, şiddetli baş ağrısı, kusma ve bayılma gibi daha ciddi semptomlar varsa, bu durumda iyileşme süresi birkaç günü bulabilir.
Güneşe maruz kalan kişide baş ağrısı, halsizlik, gibi belirtiler varsa:

  • Kişiyi hemen gölge ve serin bir yere alın
  • Güneş altında bekletmeyin
  • Terlemeyi kolaylaştırmak için sıkı ve kalın giysilerini gevşetin
  • Alnına, ensesine, boynuna, koltuk altlarına ve bileklerine, vücuduna ıslak -serin bez koyun
  • Bilinci açık ve su içebiliyorsa, mide bulantısı yok ise bol su verin.1 litre suya 1 çay kaşığı tuz veya 1 çay kaşığı karbonat karıştırıp verebilirsiniz 
  • Asitli, çok soğuk veya kafeinli içecekler önerilmiyor 
  • Kişinin dinlenmesini sağlayın
  • Bayılma riski olabileceğini göz önünde bulundurarak ,ayağa kaldırmayın
  • Eğer bilinç bulanıklığı, koordinasyon bozukluğu kusma veya bayılma olursa, ilk yardım eğitimi aldıysanız ve biliyorsanız kişiyi yan kurtarma pozisyonuna getirip, acil yardım isteyin
  • Acil yardım gelene dek  2 dakikada bir bilinç ve solunum kontolü yapın
     
uku-yaz-aylarinda-bilgiler-web2

3.    Küçük çocuklar sıcak havalara karşı daha mı hassastır? Ebeveynler güneş altında oyun oynayan çocuklar için nelere dikkat etmeli?
Küçük bedenler, büyük risk oluşturur. Küçük bedenlerin susuzluğa ve ısıya tepkisi yetişkinlerden farklıdır. Çocukların vücutları daha hızlı ısınır. Çocukların cilt yüzeyi-vücut ağırlığı oranı daha yüksektir, bu da daha hızlı ısınmalarına ve ısıyı daha zor atmalarına neden olur. 
Susadıklarını geç fark ederler, terlediklerinde sıvı kaybını  telafi edemezler.Terleme, vücudu soğutmanın bir yoludur ve çocuklarda terleme sistemi tam gelişmemiş olduğu için, bu sistem verimli çalışmaz. Çocuklarda ter bezleri daha az aktiftir ve yetişkinler kadar verimli çalışmaz.Bu nedenle terleyerek ısı kaybı sınırlıdır. Özellikle 4 yaş altı çocuklar sıcak çarpması, dehidrasyon ve güneş yanığına daha açıktır. Çocuklar terlemeseler bile sıcak çarpmasına girebilirler.Terlemedikleri için aileler tarafından yanıltıcı şekilde "iyi durumda" zannedilebilirler. Sonuç olarak, çocuklar daha az terler ama daha kolay ısınır ve daha geç soğurlar.Bu yüzden yazın oyun oynarken ya da dışarıda uzun süre kalırlarsa, sıcak çarpması riski yüksektir.

Çocuk oyun oynarken gizli terleme ve sıvı kaybı yaşayabilir, bu durumun fark etmesi zor olabilir. Çocuk ebeveyn gözetiminde olmalıdır. Çocuğun dışarıda aktivitesi var ise, oyun saatlerine dikkat edilmeli, güneşin en dik geldiği 10:00–16:00 arası açık alan aktivitelerinden kaçınılmalı, onun yerine sabah erken saatler ya da akşam üzeri serin zamanlar tercih edilmelidir. Açık renkli, ince, pamuklu giysiler tercih edilmeli, çocuk  geniş kenarlı şapka, güneş gözlüğü ve 50 ve üzeri uv koruma faktörlü eczanelerden temin edilen güneş koruyucular sürülerek dışarı çıkartılmalı ve 2 saatte bir ve terledikçe  güneş koruyucu krem yenilenerek yüze ve vücudun güneş gören yerlerine göze kaçırılmayacak şekilde dikkatlice sürülmelidir. Çocuğun sıvı desteğine dikkat edilmelidir.  Çocuğa  yalnızca su içmesini söylemek yeterli olmayabilir .Su tüketimini teşvik etmek için sık sık ve küçük yudumlarla su verilmesi, ayrıca pipet veya su matarası gibi araçlarla su içmeye özendirilmesi önerilir. Aşırı halsizlik, uykululuk, kırmızı, kuru cilt, hızlı solunum, ağız kuruluğu ve huysuzluk sıcak çarpması belirtilerinden olabilir. Böyle bir durumda çocuk hemen gölgeye alınmalı,  alın, boyun, koltuk altı ve enseye ıslak, serin bir bez konulmalı, vücudu ıslak serin bir bez ile silinmeli, bilinç açık ve bulantısı yok ise su içirilmeli, mineral desteği sağlanmalıdır. 1 litre suya 1 çay kaşığı tuz veya 1 çay kaşığı karbonat konularak içirilmesi önerilir.  Bilinç kaybı durumunda acil yardım aranmalıdır. 

Çocuk arabada kısa süre bile bırakılmamalıdır. Araç içi sıcaklığı dakikalar içinde ölümcül seviyeye ulaşabilir. ABD’de her yaz 30'dan fazla çocuk araç içinde sıcak nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye ve Kıbrıs’ta da benzer vakalar yaşandığı unutulmamalıdır.
Yoğun iş programları, zihni meşgul eden gündelik sorunlar, trafikte geçirilen saatler, hatta ani gelişen acil durumlar gibi çeşitli etkenler, ebeveynlerin dikkatini kolayca dağıtabiliyor. Uykusuzluk ve yorgunluk da bu riski artıran diğer unsurlar arasında yer alıyor. Araştırmalar, zihinsel yorgunluk yaşayan ebeveynlerin otomatik pilot moduna geçerek arka koltukta uyuyan bir çocuğu fark etmeden araçtan inebileceğini gösteriyor. Bu durum özellikle büyük araçlarda ya da arka koltukların doğrudan görünmediği tasarımlarda daha tehlikeli hale geliyor. Her yıl dünya genelinde yüzlerce çocuk, sıcak araçta unutulduğu için hayatını kaybediyor. ABD’de yapılan araştırmalar, 1998’den bu yana 900’den fazla çocuğun bu nedenle yaşamını yitirdiğini gösteriyor. Bu vakaların büyük bölümü, “sadece birkaç dakikalık” bir unutkanlıkla başlıyor. Küçük önlemler, hayat kurtarır. Sıcak araçta çocuk unutulmasının önüne geçmek için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde pek çok çözüm mevcut. Günümüzde birçok otomobil üreticisi, arka koltuk hatırlatıcıları, sensörler ve alarm sistemleri gibi teknolojileri araçlarına entegre ediyor. Ayrıca akıllı telefon uygulamaları ve GPS tabanlı sistemler, ebeveynlerin dikkatini canlı tutmaya yardımcı olabiliyor. Nitekim, ABD'de 2025 itibarıyla bu teknolojiler bazı araç modellerinde zorunlu hale gelmiş durumda. Uzmanlar, teknolojik önlemlerin yanı sıra basit alışkanlıkların da hayat kurtarabileceğine dikkat çekiyor. Örneğin, ebeveynlerin çocuklarına ait çanta veya oyuncak gibi bir eşyayı ön koltuğa yerleştirmesi, görsel bir hatırlatıcı görevi görebilir. Araçtan çıkmadan önce arka koltuğu kontrol etmek ise alışkanlık haline gelmesi gereken kritik bir davranış. Kalabalık yolculuklarda çocukların araç içinde uyuması ya da sessiz kalması, ebeveynlerin dikkatinden kaçabiliyor. Bu nedenle bu dönemlerde daha yüksek dikkat ve koordinasyon gerekiyor.

4.    Yaşlı bireyler sıcak havalarda neden daha fazla risk altındadır? Korunma amacıyla evde veya dışarıda ne gibi önlemler alınmalı?
Yaşlı bireyler sıcak havalarda daha fazla risk altındadır. Çünkü yaşla birlikte vücudun ısıyı düzenleme (termoregülasyon) kapasitesi azalır. Terleme mekanizması zayıflar, bu da vücut sıcaklığının dengelenmesini zorlaştırır. Yaş ilerledikçe ter bezlerinin sayısı ve aktivitesi azalır.Bu durum vücudun aşırı ısıya karşı terleme yoluyla soğuma kapasitesini düşürür. Terleme, otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir. Yaşlanma ile birlikte bu sistemin ısıya karşı refleksi zayıflar.Beyindeki hipotalamus, ısı kontrol merkezidir, ancak yaşla birlikte bu merkezin uyarılara yanıt süresi uzar. Yaşlılıkta cilt incelir, damar yapısı ve cilt altı kan dolaşımı azalır. Bu da cildin ısıya verdiği tepkinin (örn. kızarma, terleme) gecikmesine ve zayıflamasına neden olur. Yaşlı bireyler  kronik rahatsızlıkları nedeniyle genellikle antihipertansifler, antikolinerjikler gibi terlemeyi baskılayan ilaçlar kullanabilirler. Bu ilaçlar ter bezlerinin uyarılmasını engelleyebilir. Susama hissini de baskılayabilir. Yaşlandıkça susama hissi zayıflar. Bu da yeterli sıvı alımının engellenmesine neden olur ve bu da dehidrasyon (sıvı kaybı) riskini artırır. Bu nedenlerle yaşlı bireyler vücut ısılarını terleme yoluyla etkin şekilde düşüremezler. Bu da sıcak havalarda sıcak çarpması, bayılma ve dehidrasyon gibi ciddi riskleri beraberinde getirir.Bazı yaşlı bireyler fiziksel olarak hareket etmekte zorlandıkları için serin bir ortama geçmekte gecikebilirler.

Gündüz saatlerinde perdeleri kapalı tutarak güneş ışığının doğrudan içeri girmesinin engellenmesi, klima, vantilatör veya doğal hava akımı ile ortamın serin tutulması, yaşlı bireyin günde en az 8-10 bardak su içmesinin sağlanması, su içmesinin hatırlatılması, gerekirse takvim veya saatli uyarılarla bu hatırlatmaların desteklenmesi, yaşlı bireye hafif, açık renkli, pamuklu giysilerin giydirilmesinin tercih edilmesi, günde birkaç kez ılık duş almasının veya ellerini, ayaklarını serin  suyla yıkamasının sağlanması, aşırı sıcaklarda ağır yemeklerden kaçınılması, hafif ve sulu yiyeceklere (salata, meyve, yoğurt) yönlendirilmesi korunma amacı ile ev içerisinde alınabilecek önlemlerdir.

10:00–16:00 saatleri arasında dışarı çıkmaktan kaçınılması, gölgelik, serin alanların tercih edilmesi, geniş kenarlı şapka, güneş gözlüğü ve güneş koruyucu kullanılması, yanında mutlaka su bulundurulması, uzun yürüyüşler ve yorucu aktivitelerden kaçınılması, dışarıda kalınması gerekiyorsa sık molalarla serin alanlarda dinlenmelerinin sağlanması ise dış ortam için alınabilecek önlemlere örnek verilebilir.
Aşırı sıcaklarda yaşlı bireylerde baş dönmesi, bulantı-kusma, kas krampları, aşırı halsizlik, terlemenin durması, ciltte kızarıklık ve sıcaklık, bilinç bulanıklığı veya bayılma gibi belirtiler görülüyorsa acilen sağlık merkezine  başvurulmalı veya haber verilmelidir.

5.    Deniz ya da havuz gibi ortamlarda yaşanabilecek boğulma vakalarında ilk müdahale nasıl yapılmalı? Bilinçsiz müdahaleler tehlikeli midir?
Boğulma, önemli bir halk sağlığı sorunudur ve dünya çapında kaza ile ölümlerin önde gelen nedenlerinden ilk üçünden biridir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, her yıl 250 bin insan suda boğularak ölüyor ve bu ölümlerin çoğu 14 yaş altı çocuklar. 25 Temmuz, Dünya Boğulmayı Önleme Günü olarak kutlanmaktadır. Bu özel gün, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler tarafından boğulmanın önlenebilir bir sorun olduğuna dikkat çekmek ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilmiştir.
Deniz veya havuz gibi ortamlarda yaşanabilecek boğulma vakalarında ilk müdahale hayati öneme sahiptir. Ancak bu müdahalelerin bilinçli ve doğru şekilde yapılması gerekir. Yanlış uygulamalar boğulma vakasını daha da kötüleştirebilir.

Boğulma vakalarında ilk müdahalenin nasıl yapılacağı çok önemli. Kendinizi riske atmayın ve güvenli kurtarma sağlayın. Boğulan kişiye doğrudan yüzerek yaklaşmadan önce bir can simidi, ip veya sopa gibi araçlarla uzaktan müdahale etmeye çalışın. Yüzme bilmiyorsanız çevreden yardım isteyin. Kişiye onu kurtarmaya çalıştığınızı ve sakin olması gerektiğini söyleyin ve kişiyi sakinleştirin.  Boğulmalarda kişi panik halinde olduğu için nefes borusu kasılır ve nefes alamayacak duruma gelir. Oksijen organlarına ulaşamaz. Oksijen hücrede enerji için gereklidir. Oksijen olmazsa hücreler enerji üretemez ve vücutta halsizlik başlar. Eğer yüzerek yaklaşıyorsanız ve kişinin önünde iseniz size tutunmaya çalışırken sizi de batırabilir. Bu durumda siz suya dalın ve kişinin arkasına geçerek arkasından tutun, arkadan yaklaşarak kontrolsüz çırpınmalarla sizi de tehlikeye atmasına izin vermeyin. Gerektiği durumda denizde ağızdan ağıza soluk vermeye başlayabilirsiniz.  
Kişiyi güvenli bir yere çıkardıktan sonra düz zemine, sırt üstü yatırın. Bilinç ve solunumunu hemen değerlendirin. Bilinç ve solunum yok ise yalnız iseniz  acil yardımı telefonunuzun hopörlorü açık bir şekilde arayın  veya çevredekilerden seçeceğiniz bir kişinin acil yardıma haber vermesini  isteyin.  Kurtarıcının eğer eğitimi varsa Temel Yaşam Desteğine hemen başlanmalıdır.

Bilinci varsa ama su yutmuşsa, kusma refleksi varsa kişi yan yatırarak solunum yollarını açık tutmaya çalışın ve acil yardımı arayın. 2 dakikada bir bilinç ve solunum kontrolünü  yapın. 
Soğuk havalardaki boğulmalarda hipotermiye karşı vücut ısısını koruyacak battaniye ile kişiyi sarılmalıdır. Bilinci yok, nefes alıyorsa, eğer kurtarıcının ilkyardım eğitimi varsa kişi  yan kurtarma pozisyonuna getirilir, 2 dakikada bir yaşamsal fonksiyonları kontrol edilir. Acil yardım aratılır veya telefonun hoperloru açık bırakılarak acil yardım aranır. 

Bilinçsiz müdahaleler tehlikelidir! Kişiyi sertçe sarsmak veya hatalı pozisyonda taşımak, omurilik zedelenmesi varsa durumu kötüleştirebilir.Ağızdan ağıza solunum yapmayı bilmeden uygulamak etkisiz olabilir, hatta boğulmaya sebep olan suyu akciğere itebilir veya boyunda travma varsa hasara yol açabilir. Karın basısı uygulamak (Heimlich gibi) su dolmuş akciğerlere zarar verebilir . Bu yöntem sadece yabancı cisimle hava yolu tıkanmalarında kullanılır. Boğulmuş kişinin yuttuğu su fazla miktarda değildir. Kişiyi baş aşağı çevirmek, suyun dışarı çıkacağı düşüncesiyle yapılan bu uygulama yanlıştır ve akciğer ödemine neden olabilir. Tuzlu deniz suyu veya klorlu havuz suyu akciğere kaçarsa, kimyasal tahriş yapabilir,acil tıbbi müdahale gerekir. O nedenle kişi hızlıca sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir. 
Her birey özellikle çocuklu aile bireyleri, öğretmenler, yüzme hocaları Temel İlk Yardım Eğitimi almalıdır. Doğru müdahale hayat kurtarır, yanlış müdahale ise durumu geri döndürülemez hale getirebilir. Çocuklar suda asla yalnız bırakılmamalıdır."Göz ucuyla" değil, kesintisiz ve dikkatli gözlem gerekir.
Suda boğulma genellikle sessiz gerçekleşir. Çırpınma veya yardım çığlığı duymayabilirsiniz. 4 yaş ve üzeri çocuklara yüzme öğretmek, suya olan hakimiyetlerini ve özgüvenlerini artırır. Ancak yüzme bilmesi gözetimsiz bırakılabileceği anlamına gelmez. Deniz, göl, havuz gibi ortamlarda CE belgeli can yelekleri kullanılmalıdır. Kolluk ve simit gibi yardımcılar can yeleği yerine geçmez. Bunlar yüzmeyi kolaylaştırırlar ve dalgalı bir denizde boğulmaya engel değildirler. Havuz etrafına kilitli, en az 1.2 m yüksekliğinde çit yapılmalıdır. Havuz kapıları kendiliğinden kapanmalı ve kilitlenmelidir. Şişme oyuncaklar (ördek, simit vb.) çocukları yüzeyde tutmaz, devrilebilir ve boğulmaya neden olabilir. Cep telefonu, kitap, sohbet gibi unsurlar çocuklar yüzerken  gözlem sırasında kesinlikle kullanılmamalıdır. 1–4 yaş arası çocuklar boğulma açısından en riskli yaş grubudur. Boğulmaların çoğu 10 saniye içinde sessizce gerçekleşir. Çocuklarda boğulmayı önlemenin en etkili yolu bilinçli yetişkin gözetimi, erken eğitim ve güvenli ortam sağlamaktır.
 

uku-yaz-aylarinda-bilgiler-web3

6.    Aşırı sıcak havalarda su kaybı (dehidrasyon) ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Günlük hayatta bu durumu nasıl fark eder ve nasıl önleriz?
Aşırı sıcak havalarda su kaybı (dehidrasyon) hem çocuklarda hem yaşlılarda hem de aktif bireylerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Günlük yaşamda dehidrasyonu erken fark etmek ve önlemek hayati önem taşır. İşte belirtiler ve korunma yolları:
Günlük hayatta dehidrasyon, susuzluk hissi, koyu renkli idrar, baş ağrısı ve baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk, ağız ve cilt kuruluğu, kas krampları, nabızda hızlanma ve tansiyon düşüklüğü, konsantrasyon bozukluğu ve uyuklama hali gibi semptomlardan fark edilebilir.
Susuzluk hissi, dehidrasyonun en erken belirtisidir. Ancak, özellikle yaşlı bireylerde, susuzluk hissi baskılanmış olabilir. Susuzluk hissi, beyindeki hipotalamus adlı merkez tarafından kontrol edilir. Yaş ilerledikçe hipotalamusun susuzluğu algılama ve sinyal gönderme işlevi zayıflar. Bu durum yaşlı bireylerin susuz kalsa bile su içme ihtiyacı hissetmemesine neden olur. Diüretik (idrar söktürücü), antihipertansif, laksatif gibi ilaçlar su kaybını artırır. Ancak bu ilaçları alan yaşlılar çoğu zaman vücut sıvısındaki azalmayı fark etmez. Yaşlandıkça vagus siniri ve diğer duyusal sinir yolları susuzluğu beyne iletmekte daha az etkili olur. Bu da susuzluk sinyalinin beyin tarafından geç algılanmasına sebep olur. Sonuç olarak yaşlı bireyler dehidrasyona daha yatkındır çünkü vücutlarının su ihtiyacını algılamada ve buna yanıt vermede zorlanırlar. Bu nedenle yaşlı bireylerin düzenli aralıklarla su içmeleri, susamayı beklememeleri hayati önem taşır. Sağlıklı bireylerde idrar rengi açık sarı olmalıdır. Koyulaşması su eksikliğini gösterir. Beynin susuz kalması konsantrasyon güçlüğü ve baş ağrısı yapabilir. Vücut suyu azaldığında enerji üretimi düşer. Halsizlik başlar. Tükürük salgısı azalmış, cilt esnekliğini kaybetmeye başlamışsa ağız ve cilt kuruluğu yaşanıyordur. Terle kaybedilen su ve elektrolitlerin eksikliği kramp sebebi olabilir. Kalp de azalan sıvı hacmine tepki verir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar fark edilmeden susuz kalabilir. 
Günde ortalama 2-2.5 litre su tüketilmelidir .Çay ve kahve su sayılmaz. İçilen çay ve kahve sonrası mutlaka su tüketilmelidir. Terleme artıyorsa sıvı ihtiyacı daha da yükselir. Fazla terleme olduğunda su içilmeli ve kaybedilen sıvı yerine konulmalıdır. Sık sık ama az miktarda su tüketilmelidir. Bir kerede çok su içmek yerine gün boyunca düzenli su yudumlanabilir, susamayı beklemeden su içilmelidir. Sudan yana zengin besinler tüketilmelidir. Karpuz, salatalık, domates, kabak, portakal, çilek gibi sulu meyve-sebzeler sık tüketilebilir. Alkol ve kafeinden kaçınılmalıdır. Bunlar vücuttan su atımını artırırlar. Açık renkli, pamuklu giysiler giyilebilir. Bu tür kıyafetler terlemeyi azaltır ve vücudu serin tutar. Güneşin dik geldiği saatlerde (saat 10.00–16.00) dışarı çıkılmamalıdır. Mümkünse gölge veya serin ortamlarda kalmaya çalışılması önerilir. Fiziksel aktiviteler serin saatlere planlanmalıdır. Sabah erken ya da akşamüzeri tercih edilebilir. Yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar yakın takipte olmalıdırlar. Gerektiğinde su içme hatırlatmaları yapılabilir.

7.    Sivrisinek, arı veya böcek sokmalarında yapılan yaygın yanlışlar nelerdir? İlk yardım açısından doğru yaklaşım nasıl olmalı?
Sivrisinek, arı veya diğer böcek sokmaları, yaz aylarında sık görülür ve hafif kaşıntıdan, hayatı tehdit eden alerjik reaksiyonlara kadar değişen tablolar oluşturabilir. Ne yazık ki bu durumlarda halk arasında yapılan bazı yaygın yanlış uygulamalar, kişinin durumunu daha da kötüleştirebilir.
Böcek ısırık ve sokmalarında, zehrin kana karışmasını engellemek amaçlı, vakumla, şırınga ya da ağızla yaranın emilmesi, kesilmesi, enjeksiyon, dağlama gibi yapılmamalıdır. Bunlar enfeksiyona yol açar ve yara iyileştirmesini geciktirirler. Diş macunu, kolonya, sirke, çamur vb. sürmek tahrişe neden olur, enfeksiyon riskini artırır, alerjik reaksiyonu tetikleyebilir. 

Arı iğnesini sıkmak ya da cımbızla çıkarmak zehirin daha fazla yayılmasına neden olabileceğinden önerilmez. Sokulan yeri kaşımak ciltte yara oluşturabilir ve zehirin yayılmasını artırabilir, enfeksiyon riski artar. Arı sokmalarında soğuk yerine sıcak uygulamak inflamasyonu artırabilir. Oysa soğuk uygulama şişliği ve kaşıntıyı azaltır. Arı sokmasında iğne hala ciltteyse, tırnak ya da kart, cetvel gibi düz kenarlı bir alet kullanımı ile iğne sıyrılarak çıkarılmalıdır. Bölge sabunlu suyla yıkanmalı, soğuk kompres (buz torbası, havluya sarılmış buz) uygulanmalıdır.Acil yardım çağırılmalıdır. Ağız çevresi, dil ya da boğazdan sokulmuşsa acil yardım çağrılmalı kişi derhal sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.

Deniz anası sokmalarında kişinin sokma bölgesini ovması önerilmez. Denizanası sokmalarının tedavisinde basınçlı bandajlar kullanılmaz. Tatlı su, zehrin açığa çıkmasına ve daha fazla zehirlenmeye neden olabileceğinden tatlı su uygulaması yapılmaz. Deniz anası sokmalarında buz uygulaması yapılmaz. 
Keneye asla çıplak elle dokunulmaz ve eldiven giyilir. Kene ciltten ince cımbız kullanarak çıkarılır. Parmaklarla sıkılarak çıkarılmaz. Kene sokmalarında keneyi çıkartmak için kene bükülmez veya sarsılmaz.  Kenenin gövdesi sıkılmaz, ezilmez ve patlatılmaz.Vazelin, alkol, benzin, mazot ve aseton gibi maddeler uygulanmaz. Sıcak uygulamaz. Kibrit, çakmak veya sigara ile yakmaya çalışılmaz.

Piknik alanlarına gidilirken veya açıklıkta yapılan aktivasyonlarda uzun kollu kalın bluz ve bacakları tamamen saran kalın uzun pantolon türevi kıyafetler ve mümkünse ayak bileklerini saran bot türevi ayakkabılar tercih edilmelidir.  Eczanelerden alınmış özel sinek kovucu ürünler koruyucu amaçlı kullanılabilir. Sivrisinek sokmalarında, temiz bir su ve sabunla sokulan bölgeyi yıkayabilirsiniz.
Şişliği ve kaşıntıyı azaltmak için soğuk kompres yapın ve sokulan bölgeyi kaşımamaya dikkat edin. Eğer kurdeşen, yaygın kızarıklık, nefes darlığı gibi alerjik reaksiyon gelişirse acil yardım aranmalı ve ya en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. 

Kutu denizanası ve mavi şişe denizanaları zehirli denizanalarıdır. Bu türlere Türkiye’de pek rastlanılmamaktadır.Denizanasının sokma bölgesi ovulmamalıdır. Dokunaçları yapışık durumda ise bunlar kredi kartı, cetvel gibi düz bir cisim kullanılarak kazıyarak çıkarılabilir.
Denizanasının dokunaçlarının etkisiz hale getirilmesi için coğrafi bölgeye ve denizanası türüne göre, deniz suyu, karbonat ve sirke uygulaması yapılır.Tatlı su zehrin açığa çıkmasına ve daha fazla zehirlenmeye neden olabileceğinden tatlı su uygulaması yapılmaz. Sokmanın olduğu yere ısı uygulaması yapılır.
Kene ısırıklarında, sıklıkla ağrısız olduğu için, genellikle ısırılan kişiler keneyi ısırıldıktan çok sonra fark ederler. Kenenin fark edilmesinden sonra en kısa sürede vücuttan uzaklaştırılması önemlidir. Kenenin insan vücudunda kaldığı sürenin uzaması ile hastalık geçiş riski artmaktadır. Özellikle bu süre 24 saat ve üzerinde ise risk daha da artmaktadır.Bu nedenle kenenin hızlıca ve parçalamadan çıkarılması gereklidir.
Keneye asla çıplak elle dokunulmaz ve eldiven giyilir.Keneleri ince cımbız kullanarak (parmaklarla değil) çıkarılır. Keneyi mümkün olduğu kadar cilde yapıştığı yere en yakın yerden baş kısmından tutularak çok sıkmadan yukarı doğru çekerek çıkartılır ve kenenin baş ve ağız kısmının tam olarak çıkartılmasına dikkat edilir. Kene tarafından ısırılan kişinin mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurması sağlanır.

8.    Yazın yapılan açık hava aktivitelerinde (piknik, yürüyüş vs.) yanımızda bulundurabileceğimiz basit ama etkili bir ilk yardım çantasında neler olmalı?
Aracınızda veya evinizde bulunduracağınız ilk yardım çantası, bulunduğunuz yere ve ihtiyaçlarınıza göre farklılık gösterebilir. İlk yardım çantanızda yara bandı (su geçirmez tercih edilir), steril veya non steril eldiven (1–2 çift, tek kullanımlık), üçgen sargı bezi (kol askısı yapabilmek için), yuvarlak uçlu makas, elastik bandaj (varsa burkulma için), ateş ölçer, ince bir cetvel ,kredi kartı benzeri düz bir cisim (arı sokmalarında , deniz anası sokmalarında iğneyi çıkarmak için önerilmekte), suni solunum maskesi(eğitim alınması dahilinde kullanılabilir), sargı bezi, steril gazlı bez (farklı boyutlarda), yapışkanlı bandaj (band-aid), flaster (yara bantlarına ek olarak, yara kenarlarını sabitlemek için kullanılabilir), yara temizleme solüsyonu (antiseptik solüsyon,eczaneden temin edilebilir), böcek ve arı sokmalarına karşı sağlık uzmanı  önerisi ile antihistaminik krem  , eczaneden temin edilmiş olan sinek kovucu sprey veya losyon, su dolu sprey şişesi (gerektiğinde vücut serinletmek için), çengelli iğne, (üçgen sargı bandı sabitlemek için), pilli fener veya el lambası, acil telefon numaralarının yazılı olduğu küçük bir kart, acil durum battaniyesi, not defteri ve kalem, ilk yardım kılavuzu (temel ilk yardım bilgilerini içeren bir rehber kılavuz) bulundurabilirsiniz. İlk yardım çantası için, su geçirmez, hafif, taşıması kolay bir çanta tercih edilmelidir. Çanta, güneşe maruz kalmayacak bir yerde saklanmalı,çocukların ulaşamayacağı bir yerde ama kolayca erişilebilir olmalıdır. Çantanın içeriği düzenli olarak kontrol edilmeli ve eksilen malzemeler tamamlanmalıdır.

9.    İlk yardım konusunda halk arasında doğru bilinen yanlışlar var mı? Yaz döneminde bu yanlışlar daha çok hangi konularda karşımıza çıkıyor?
Evet, halk arasında doğru bilinen bazı yanlışlar bulunuyor. Bunlardan ilki termal yanıklara diş macunu, yogurt, salça veya tereyağı sürülmesi. Olması gereken ise, yanık bölgeye en az 20 dakika boyunca soğuk su tutulmasıdır. Ancak, yanık yüzeyi büyükse ısı kaybı çok olacağından bu işlem yapılmaz. Bunun yerine yanmış bölgelere soğuk su ile ıslatılmış gazlı bez ya da temiz bir bez örterek soğutma işlemi yapılır. Bu işlem 15-30 dakika olacak şekilde uygulanır. Bu sayede küçük ve orta dereceli yanıklarda soğutma ile yaralanma alanı en aza indirilebilir. Soğutma işlemi yapılırken hasta/yaralı ısı kaybını önlemek için battaniye ile örtülür. Hasta/yaralının yanmış alandaki giysileri cildi kaldırmadan çıkarılır. Giysi çıkarma işlemi soğutma sonrasına bırakılır ve mümkünse elbiseleri dikiş yerlerinden kesilerek çıkarılır. Hijyen ve temizliğe dikkat edilir. Elbiseler çıkarıldıktan sonra mümkünse yanık yerleri tiftiksiz, kuru ve temiz bir malzeme ile (örneğin; plastik streç film gibi) örtülür. Şişme (ödem) oluşabileceği düşünülerek yüzük, bilezik ve saat gibi eşyaları çıkarılır.Şişmeyi (ödem) engellemek için 24 ile 48 saat süresince yanmış olan kolları ve bacaklar kalp seviyesinden yüksekte tutulur.
Doğru bilinen bir başka yanlış ise; arı sokmasında iğnenin hemen cımbızla çıkarılıp, sıkılmasıdır. Oysa arı sokmalarında iğne sıkılmadan, bir kart ya da tırnak yardımıyla yüzeyden sıyrılarak çıkarılmalıdır çünkü iğneyi sıkmak, zehrin daha da yayılmasına yol açar.

Burkulan yere sıcak havlu veya merhemin hemen uygulanması da yanlış bir uygulamadır. Burkulma ve şişliklerde ilk 24 saat içinde soğuk kompres (buz) uygulanmalıdır.
Sıcak veya güneş çarpmasında kişiye hemen buz gibi su içirilmesi veya üzerine buz dökülmesi yanlış uygulamalardır. Bunun yerine kişi serin, gölgeli ortama alınmalı; normal sıcaklıkta veya çok soğuk olmayan suyla cildi ıslatılmalı, bilinci yerindeyse yudum yudum ve bolca su içirilmelidir.
Kırık/çıkık durumunda kol veya bacağı çekerek düzeltmeye çalışmamalıdır. Kol /bacak, ilk yardım tekniklerine göre sabitlenmeli ve acil sağlık kuruluşuna haber verilmeli veya kişi en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
Kanamalarda, kanayan bölgeye pamuk basılmamalıdır. Çünkü pamuk yapışır ve çıkarırken kanamayı artırabilir. Bunun yerine steril gazlı bez veya temiz bez kullanmak gerekir.
Yılan ısırıklarında yara kesinlikle kesilmemeli veya emilmemelidir. Kesme ve emme çok tehlikelidir. Sokulan bölge hareketsiz ve kalp hizasından aşağıda tutulmalı, yara üzerine hafif bandaj yapılmalı ve acil yardım çağrılmalıdır.
Suda boğulan kişiyi, suyu çıkarmak için baş aşağı çevirmek veya sırtına vurmak, karınına bası uygulamak son derece tehlikelidir. Kişinin bilinci yerinde değilse derhal acil sağlık ekibi çağrılmalıdır. Eğer kurtaran kişi ilk yardım eğitimi almış ise derhal boğulan kişiye temel yaşam desteği uygulanmalıdır.  Bilinci yerinde değil, solunumu varsa yan kurtarma pozisyonu verilmelidir ve acil sağlık ekibi çağırılmalıdır. 

İlk yardım eğitimi almamış kişilerin yalnızca temel, zarar vermeyen uygulamaları yapması gerekir. Örneğin ilk yardım eğitimi almamış bir kişi kendi güvenliğini ve ilk yardıma ihtiyacı olan kişinin güvenliğini sağladıktan sonra acil sağlık kuruluşunu telefonun hopörlorü açık kalması suretiyle arayabilir ve acil sağlık ekiplerini kişi ve acil durum hakkında bilgilendirebilir. Acil durumlarda yardım etmek isteyen kişiler ilk yardım eğitimi alabilirler. 

10.    Halkımıza özellikle yaz boyunca sağlıklarını korumaları ve acil durumlarda doğru müdahaleyi yapabilmeleri adına neler önerirsiniz?
Yaz aylarında artan sıcaklık, güneş ışınlarına maruz kalma ve açık alan aktiviteleri bazı sağlık risklerini beraberinde getirebilir. Bu nedenle halkımıza birkaç temel öneride bulunmak isterim:
Bol sıvı tüketin: Susuz kalmamak çok önemli. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler gün içinde sık sık su içmelidir. Susuzluk hissi beklenmeden su içmek gerekir.

Güneşten korunun: Öğle saatlerinde (10.00–16.00 arası) doğrudan güneşe çıkmaktan kaçının. Geniş kenarlı şapka, açık renkli giysiler ve güneş koruyucu krem kullanımı ihmal edilmemelidir.
Beslenmeye dikkat edin: Hafif, bol sebze ve meyve içeren besinler tercih edilmeli. Açıkta satılan yiyeceklerden uzak durarak gıda zehirlenmeleri önlenebilir.

İlk yardım bilgisi edinin: Yaz aylarında boğulma, güneş çarpması, böcek sokmaları gibi acil durumlar sık görülüyor. Temel ilk yardım eğitimi almak hayat kurtarıcı olabilir. Örneğin, sıcak çarpması şüphesi olan bir kişiyi hemen serin bir ortama almak ve bilinci açık ise ağızdan küçük yudumlar ile serin su içirmek gibi basit ama etkili adımlar atılabilir.

İlk yardım çantası bulundurun: Seyahate çıkarken veya doğada vakit geçirirken basit bir ilk yardım çantası taşımanız faydalı olur. 

Çocukları ve yaşlıları, kronik hastalığı olanları iyi gözlemleyin: Özellikle sıcak havalarda çocukların ve yaşlıların sağlık durumlarını yakından izlemek, riskleri erkenden fark etmenizi sağlar.
Özetle, yaz boyunca sağlığınızı korumak ve acil durumlara doğru müdahale edebilmek için bol su ve sıvı içerikli yiyecekler tüketin, güneşten korunun, temel ilk yardım bilgisine sahip olun ve risk gruplarına özel dikkat gösterin.
 

On